Paul Auster Türkiye'de çok okunan bir yazar...dı... Şimdi daha da çok okunan yazar olur mu dersiniz?
Paul Amca |
Haftasonu Hürriyet Gazetesi'nde bir röportajı vardı. Auster benim çok merak ettiğim soruya yanıt vermiş: Neden son kitabı Kış Günlüğü bütün dünyadan önce Türkiye'de yayınlandı? Bunun nedeni Can Yayınları'nın önce davranmasıymış. Bir diğer konu da Auster'ın Türkiye'ye gelmeyişiydi. "Çin'i ve Türkiye'yi protesto ediyorum" diyen yazar, hapisteki gazeteciler nedeniyle ülkemize gelmeyeceğini söylemiş.
Başbakanımız ise jet bir cevap verdi: "Gelmezsen gelme hıh!" diye özetlenebilecek bir konuşma yaptı. Bu konuşma neden kendisinin bu kadar çok oy aldığının bir özeti gibiydi bence... Türkiye'de seni en ufak kızdıran şeye "Amaaan ben de çok meraklıydım sana!" demek, uzanamadığı ciğere burun kıvırmak olağandır. Auster'a "cahil" demesi ise en bomba olan açıklamasıydı bence. Hatta tam söylediklerini yazayım da üslup anlaşılsın:
"Hah biz sana çok muhtaçtık. Niye gelmedin? Aman gel, ne olur gel. Gelsen ne olur gelmesen ne olur. Türkiye irtifa mı kaybeder? Kılıçdaroğlu da sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Bu yazar en son 2010'da İsrail'e gitmiş. Güya İsrail demokrat, laik, insan hak ve hürriyetlerinin sınırsız olduğu bir ülke. Sen ne cahil bir adamsın. İsrail tam bir din devleti. Gazze'de bombalar yağdıran bunlar değil mi? Bizdeki Kılıçdaroğlu görmezse onlar da görmez. Nasıl oluyorsa İsrail'deki hak ihlallerini görmüyor. Bu yılki yazarlar konferansına da Auster ile Kılıçdaroğlu birlikte gider."
Auster da boş durmadı cevabı yapıştırdı:
“Başbakan İsrail’le ilgili ne düşünürse düşünsün, gerçek şu ki orada düşünce özgürlüğü var ve ne yazarlar ne de gazeteciler hapiste. Uluslararası PEN’den gelen rakamlara göre, Türkiye’de yaklaşık olarak 100 yazar hapiste. Davası dünyanın dört bir yanındaki PEN merkezleri tarafından yakından takip edilen Ragıp Zarakolu gibi bağımsız yayıncılardan bahsetmiyorum bile!
Bütün ülkeler kusurludur ve sayısız problemle sarılmıştır sayın Başbakan. Bu ülkelere sizin Türkiyeniz ve benim Amerikam da dahildir. Ama benim bu konuda değişmez görüşüm şudur: Ülkelerimizdeki, bütün ülkelerdeki yaşam şartlarını iyileştirmek için hapis korkusu ve sansür olmadan konuşma ve yayınlama özgürlüğü, bütün kadınlar ve bütün erkekler için kutsal bir haktır."
Dün akşam Facebook'taki Auster sayfasında hararetli tartışmalar vardı. Bir yanda "Paul Auster sana hayranız çok özür dileriz seni çok seviyoruz ne olur gel, bizde kalırsın, kebap yeriz" temalı yorumlar... Diğer yanda "Auster zaten Yahudi, önce Filistin'liler konusunda İsrail'e böyle konuşsun" diyenler...
Yaptığı açıklama bir kavga konusu olacak nitelikte değil ki? Bütün dünya hapisteki gazeteciler konusunda Türkiye için endişeleniyor. Duyarlı insanlar bizimle birlikte kızıyor, kendilerince yapabildikleri protestoyu yapıyor. Başbakanımız yine bizim halkın nabzına göre şerbet veren bir açıklama ile "Biz de sana meraklı değiliz sen kendine bak" diye açıklama yaptı ki belki de büyük bir yazarı adam yerine koyup böyle yankı uyandıran bir açıklama yaptığı için sevinmeliyiz. Çünkü halkımızın hoşuna giden bir cümle kurarken diğer ülkeler nezdinde sorunu kabul edip, çözmek için bir şey yapmayacağını ortaya koymuş oldu.
Auster'ın Yahudiliği ve İsrail ziyareti bence tamamen başka bir konu. Evet, Auster Yahudi, evet İsrail gazetecileri hapse atmıyor, ve evet İsrail pekçok konuda canice davranıyor. Ancak artık bu Yahudi Lobisi korkusunu aşma vakti gelmedi mi? Auster'a "İsrail'in hatalarıyla ilgili de aynı duyarlılıkta olmanızı bekleriz" gibi bir cümle kurmak yerine "Cahil adam, sen git İsrail'e" demek tuhaf olmuyor mu?
No comments:
Post a Comment