Friday, March 02, 2012

Kitap: Duyguların Rengi (The Help)

The Help, Yardımcı veya filmden sonra verilen ismiyle Duyguların Rengi... Daha önce kitapla ilgili ufak bir yazım olmuştu. Buradanbakabilirsiniz. Uzun süredir Barnes & Noble’da çok satanlar arasındaydı. Film uyarlamasının Oscar’da yarattığı sükseden sonra bu ilgi daha da sürer diye düşünüyorum.


Kitap Kapağı

Hevesle okumaya başladığım bu kitabı bitirmek oldukça uzun zamanımı aldı. Bunun birkaç nedeni var: Öncelikle kitap oldukça tombul. Bu da uykudan önce yatağa yatıp okumamızı engelliyor. (Bu kısım E-Kitap yayıncılarına ders niteliğindeydi!!) İkinci neden benim son dönemde kitaba vakit ayıramayışım, kişisel ufak sorunlar. Son olarak kitabın temposu okuma hızınızı etkiliyor zaman zaman sizi yavaşlatıyor, zaman zaman hızlandırıyor.

Kitapta 3 karakterin üzerinden Amerika’nın en tutucu bölgelerinden birini (Mississippi) ve 1960’ları tanıyoruz. Bu 3 karakterden ilki Beyaz bir orta sınıf mensubu kız; Skeeter. Diğer ikisi ise Siyah hizmetçiler; Aibileen ve Minny. Her birinin ağzından yazılmış bölümler var, böylece herkesin içsesini duyabiliyoruz.

Giriş ve gelişme kısımlarında kitap oldukça başarılı. Skeeter ömür boyu siyah hizmetçisi olmuş sıradan bir kız, toplumsal baskılarla çevrelenmiş. Dönemin şartlarına göre “koca bulmak için” üniversiteye giden kızlar, okulu yarım bırakıp evleniyor, kendilerini hayır işlerine ve hizmetçilerini aşağılama işine adıyor. En yakın arkadaşları ise hayatın ve dünyanın gerçeklerine gelince hiç de yakın hissedemediği iki yüzlü kasaba kadınları.

Değişim ufak hareketlerle başlar, evet. İnsanların görüşlerinin yavaşça değişmesi, siyahların (veya kendilerinden farklı olanların) da insan olduğunu farketmeleri güzelce anlatılmış. Ancak kitabın tek bir açıdan baktığı ve biraz iyimser olduğunu söyleyebiliriz. Klu Klux Klan tarafından dövülen, tehdit edilenleri duyuyoruz ama görmüyoruz. Aslında bu bir tercih, yazarın tercihi. Toplumsal baskı, psikolojik baskı ve aşağılama, korkutma, çoğu zaman işkencenin en kötüsüdür. Ve kitapta da gördüğümüz gibi siyahlar bununla hayatlarının her günü karşılaşıyorlardı. (Hatta her toplumda böyle aşağılanan diğerleri var, sorunlar devam ediyor)

Skeeter bir beyaz olarak, siyahların ve hizmetçilerin de insan olduğunu anladığında, onlarla vakit geçirmeye ve ufak da olsa bir şeyleri değiştirmeye başladığında kendisi de değişiyor. Ona sırf kendilerinden olmadığı için sırt çeviren insanlarsız kendini var etmeye çalışıyor. Yalnız da kalsa iç huzuru öne çıkıyor.

Fakat... Kitabın son kısımları sanki aceleye gelmiş gibi. Skeeter’ın geçtiği evreler uzun uzun anlatılırken, sonlara gelindiğinde, radyoda duyduğu bir Bob Dylan şarkısı ile yarı-hippi olan bir kız görüyoruz. Ufak ayrıntılar serpiştirilmeye çalışılmış, ki bunu hep çok sevmişimdir, örneğin Kennedy’nin ölümü, radyoda Rolling Stones çalması, ilk kez beyazların okuduğu bir üniversiteye giren siyah genç, uzaktan kumandanın icadı... Fakat bazıları fazlasıyla “sokuşturulmuş” duruyor.

Buradan sonra okumayanlar için ufak ipuçları var:


Sonuca gelmek gerekirse... Kitap fena değil. Sonlarını çok beğenmesem de... Bir Bestseller Amerikan olarak okunabilir. En azından yüzyıllardır devam eden ”insanın ikiyüzlülüğünü, fırsatını bulduğunda acımasızca ötekiyi ezmesini” irdelemiş. Elinden geleni yapmış ama bir orta sınıf Amerikan ev kadını bakışının ötesine pek geçememiş. 
Yazar Kathryn Stockett'in ilk kitabı. Daha önce 60 kez reddedilmiş, 61.de kabul edilip basılmış.
Sıra Oscar ödüllü filmine geldi... Film şu an sinema salonlarında gösterimde...

No comments:

Post a Comment