Monday, March 19, 2012

Film: My Week With Marilyn



Film afişi. Marilyn mi Michelle mi? :P
 Michelle Williams My Week With Marilyn filmiyle büyük sükse yarattı. Uzun süre Marilyn kılığında dergi kapaklarına konuk oldu vs... Marilyn, Audrey, Grace Kelly gibi isimler sürekli taklit edilen ve "tahtına talip olunan" yıldızlar. Açıkçası bir film dışında birebir taklitlerini görmek hoşuma gitmiyor. Esinlenilmesi ve stillerinin devam ettirilmesi hoş, ancak tamamen kılık değiştirmek itici. Bu nedenle, bu tür filmleri izlerken de tereddütlerim oluyor. Hele Marilyn gibi hafızamıza kazınmış taklidi çok zor bir kişi olunca iş daha da zor. Hem bir filmin düzgün olabilmesi için sadece "Aynı Marilyn valla" dedirten bir oyuncudan çok daha fazlası lazım.

Bu film de, diğer pek çok film gibi roman uyarlaması. Colin Clark isimli sinema sektörü çalışanının, biyografik romanından. İngiltere'de geçiyor. 1957 yılında, Marilyn 31 yaşındadır, başta ABD'de olmak üzere bütün dünyada büyük bir ünü vardır. İngiltere'ye The Prince and The Showgirl isimli filmi çekmek üzere gelir, bu filmin yönetmeni ve başrol oyuncusu Laurence Olivier'dir. Filmde Prens ve Şov Kızı'nın çekim sürecinde yaşananları film setinde çalışan gençle birlikte takip ediyoruz.

Marilyn, sete oyuncu koçuyla geliyor ve herkesin beklentisi olan "seksi görünüp, ezberlediği sözleri söyleme"nin ötesine geçmeye çalışıyor. Laurence Olivier, hızlı ve kolayca işleri bitirmek isterken Marilyn'in bu kırılgan ve "role girmeliyim" havalarından sıkılıyor. Olivier'in eşi Vivien Leigh ise çoktan Rüzgar Gibi Geçti yıllarını geride bıraktığından, Marilyn'e kıskançlıkla karışık hayranlıkla bakıyor. Burada tiyatrocularla sinemacılar arasındaki bakış açısı farkını da görebiliyoruz. Marilyn, etrafındaki koşuşturmanın, kendisinden beklenenin farkında, ancak aslında (hepimizin duyduğu, okuduğu gibi) sevgi ve ilgiye muhtaç kendisini kanıtlama arzusuyla dolu, çabucak hezeyanlara kapılan bir yıldız.
Filmde Michelle versiyonunu da izleyebileceğiniz dans sahnesi- Prens ve Şov Kızı'ndan
Bu noktada Michelle Williams hem fiziksel benzerliliğiyle, hem kırılgan ve hassas hafif deli kadın rolüyle filmi götürüyor. Zaten hikaye ve yaşananlar anlamında fazla derinlik aramamak lazım. Marilyn'in sadece 1 haftasını göstererek, belirli bir açıya yoğunlaşmışlar, böylece film güzel izlenen bir film olmuş. 

Michelle Williams bu rolle Oscar En İyi Kadın Oyuncu'ya aday oldu, bundan önceki yıl da  Blue Valentine ile aynı şekilde aday olmuştu. Blue Valentine filmi için başka bir yazı yazacağım.

Bir de filmde Judi Dench'in oynadığı Sybil Thorndike var... Sybil Thorndike, yılların tecrübeli tiyatrocusu ve şirin teyze olarak, Marilyn'e moral veriyor, bir anlamda onu koruyor. Kendisinin bir BBC röportajını izledim Youtube'da, filmdeki gibi Marilyn'i koruyor ve ona iltifatlar ediyordu. Ayrıca Michelle Williams rolü için hem kilo almış, hem kareografla Marilyn gibi yürüme çalışmaları yapmış, birçok mektup, biyografi okumuş. Kısacası gerçekçi olabilmek için filme baya emek harcamışlar. Sonuç olarak güzel bir film ortaya çıkmış. Ancak izlemeden önce arkadaşlarımın anlattığı kadar "büyük büyük büyük bir film" olarak görmedim, bir pazar öğleden sonra filmi olduğunu düşündüm.

Michelle Williams Oscar 2012'de.
Ek Bilgi: PRENS VE ŞOV KIZI /THE PRINCE AND THE SHOWGIRL filmi 31. İstanbul Film Festivali'nde gösterilecek: Fitaş'da 1 Nisan Pz.16.00 / Rexx'de 12 Nisan Pe. 13.30. Çekim sürecini izlediğiniz filmin gerçeğini görmek isterseniz...

No comments:

Post a Comment