Thursday, January 17, 2013

Kitap : Devrimin Kızları-Carolyn Cooke

"Devrim" kelimesinin size çağrıştırdıkları neler? Bana ilk olarak sol akımı çağrıştırır. Sonrasında kadın hakları ve cinsel devrim de ilk aklima gelenler. Kisisel hayatta da "devrim" mümkün olsa da genelde bu kelime toplumsal ve politik kavramları akla getiriyor.
Ayrıntı Yayınları - Yeraltı Edebiyatı serisini herhalde ilk basılmaya başlandığından beri takip ediyorum. Dövüş Kulübü, Betty Blue gibi kitapları bana tanıttı, bir ara bu serideki her kitabi almaya çalışıyordum (şekilci liseli dönemlerim) Carolyn Cooke ismini daha önce duymamama rağmen "devrim" ve yeralti edebiyatini gorunce hemen alip okumak istedim.

İncecik bir kitapla karşılaştım. Arka kapak ve sağda solda okuduğum özetler beni tamamen yanlış yönlendirdi. Kafamda bambaşka bir hikaye oluşmuştu ve kitabı okumaya başladığımda da o "kendi anladığım" hikayeye ne zaman gelecek diye sabırsızlandım. Hemen her bölümde farklı döneme geçiyor ve farklı karakterler anlatılıyor. Birbirinin içine geçmiş, bir yerinden ilişkili hikayeler var. İsimleri aklımda tutmam ve karakterleri tanımam zor oldu. Normalde bunu böyle incecik bir modern kitapta yaşayacağımı sanmıyordum, genelde Rus klasiklerinde oluyor.

Beklentimden farkıi bir kitap oldu, hikaye beni pek tatmin etmedi, sanirim fazla "Amerikan" buldum, kendimi özdeşleştiremedim. İlginç de gelmedi ve benim için anlam ifade edemedi. Fakat anlatim tarzi değişik ve başarılı olduğu icin övgüleri hak ediyor diyebiliyorum. Zayıf bir şey yoktu sadece benim için anlamlı olamadı. Ne yazik ki aklımda da yer edeceğini sanmıyorum. Bakalım 2013 bilançomu hazırlarken de böyle mi düşüneceğim, yoksa üzerinden biraz zaman geçince "kalıntılar" beni etkilemiş olacak mı?

Alttaki fotoğraftaki işaret de tamamen espri amaçlı... Kitapta "sol" merkezli bir anlatı yok, kadının 60'lardan günümüze yaşadıklarını gözlemleyebiliyoruz (beni tatmin edemeyecek şekilde)

Wednesday, January 16, 2013

Kitap: Kevin Wilson - Fang Ailesi

Domingo Yayınları'ndan ilginç kitaplar çıkıyor. Günceli yakından takip etmeleri de güzel. -Çoğunlukla bir kitap filme uyarlandığında veya 3 yıl öncesinin çok satar'ı olduğunda ancak Türkçe okuyabiliyoruz.- Fang Ailesi gözüme çarptığında okuyasım pek gelmemişti. Bu aralar "Ağır edebiyat" okuma hevesindeyim. Hala bitiremediğim klasikler sanki geciktirdiğim ödevler gibi ensemde... Yine de konu ve kapak itibariyle çekici bulduğumdan, okumaya karar verdim. (Bir diğer hoşuma giden şey de kapaklar, yayınevinin kapakları çok güzel, Fang Ailesi'nin kapağında yurtdışında da kullanılan çizim var)

Başarısız Ötesi Fotoğraf... Siyah beyaz yaptım ki  kafa karışsın

Bu kitap hakkında çok fazla blog yazısı gördüm, bu nedenle farklı bir şey yazmam mümkün değil gibi. Hafif, yer yer eğlenceli, hızlı okunabilen bir kitap. Sorunlu çocukluk yaşamış insanlar hakkında diye özetlenebilir.

Bir film uyarlamasının yapılacağını da okudum; hem prodüktör hem oyuncu olarak Nicole Kidman'ın ismini gördüm. Kitabı övenler arasında Nick Hornby de var arka kapağa bakılırsa. Zaten bu "film uyarlaması, Nick Hornby'nin övgüsü" gibi kalıpları görünce aklımıza ister istemez bir "indie/bağımsız" hikaye geliyor. Bunu seven bunu da sevdi listeleri oluyor hani; ben de size böyle bir liste vereyim... (Sedece kendi izlediklerimden veriyorum bu listeyi) 

Bu kitabı seven bu filmleri de sever:


Buradan da anlıyoruz ki hafif sorunlu, tuhaf aile hikayeleri içeren her tür bağımsız film bu kitaba benziyor.
Tabii buradan "kitabı okumayın, oturup bu filmleri izleyin, aynı şey" gibi bir sonuç çıkmasın...



Sunday, January 13, 2013

Film: Silver Linings Playbook & The Perks of Being a Wallflower

Birkaç haftadır sinemaya gitmek için ölüyorum, bitiyorum. İnsan çok istediği şeylere uzak kalıyor genelde. Bir türlü izlemek istediklerime bilet bulamadım. Bilet varken de saatleri uymuyordu. Sonunda bir arkadaşım olaya müdahale etti. (yine... arkadaşlarım müdahale etmeyince çok şaşkın ve kararsız oluyorum, bazen bir uzaktan kumandam olsa ve bu kumanda aklı başında birisinde olsaydı diyorum)

Jennifer Lawrence aşırı güzel bir insan?!


Arkadaşım Silver Linings Playbook filmine bilet aldı, sonra beni arabayla evden alıp sinemaya götürdü. -Sanırım tam aradığım insan. Onu bırakmayacağım. "En yakın arkadaşım olur musun?" diye mektuplar yazacağım-

Film zaten Oscar adayı ve popüler oyuncuları var, bilgi verme kısmını atlıyorum bu nedenle... Yine kitap uyarlaması, ne yazık ki kitabı okumadım... Goodreads diyor ki kitap "Genç yetişkin" kitabıymış, bir okuyucunun yorumuna göre "yetişkinler için Perks of Being a Wallflower" Bunun üzerine... Perks of Being a Wallflower'ı da izledim. (onu da henüz okuyamadım)

Her iki filmin de Imdb puanı 8'in üzerinde?! Bu ilk heyecan dalgası da olabilir emin değilim, ama SLP bence bu puanı hak etmiyor. Tamam, SLP'yi izlerken son yıllarda izlediğimiz, sorunlu fakat çok aşık olunası kız tipine fazla yaslanmamaları hoşuma gitti. (Burada anlatılmak istenen kız sürekli tuhaf, çılgın şirin şeyler yapan kız oluyor, örneklerini 500 Days of Summer, Elizabethtown gibi romantik komedilerde bolca gördük.) Bu filmde "gerçekten" sorunları olan ve bunları aşmaya çalışan insanlar var. Zaten ana karakterin tanısı konulmuş bir ruh hastalığı mevcut. Yine de bu kadar yüksek puanlı bir filmden biraz daha aklımda yer etmesini ve beni etkilemesini bekliyorum. Bu yoktu.

Benim için sıkıntılı ve üzücü olan şuydu ki, son iki yıldır yaşadığım bazı şeyleri gördüm. Demek bunlar artınca veya başka şeylerle birleşince ruh hastalığına dönüşebiliyor? Belki de hepimiz bunları yaşıyoruz ama ruh hastalığına genetik yatkınlığımız yoksa paçayı kurtarıyoruz? Ayrıca etrafımızda herkes baya "deli"yken bizim normal davranmamız nasıl beklenebilir?

İkinci filme gelince... Haftasonu üstüste iki "travmalı, rehabilitasyonlu" film izlememem gerektiğini neden unuttum bilemiyorum ama... The Perks of a Wallflower'ı da izledim işte... Çok övdüler ne yapayım.

Emma Watson, Logan Lerman, Ezra Miller (evet cidden gaymiş tamam)
Evet, övgüleri hak ediyor. Özellikle Ezra Miller, o kadar çekici bir karakter ki filmi sırf onun için izleyebilirsiniz. Yine gerçekçi bunalımlar, güzel psikolojik çözümlemeler var. Lisede geçiyor fakat ergen değil. Rock müzik, The Smiths, Morrissey ve biraz sorunlu ama aşık olunası kız var ama 500 Days of Summer değil... Birkaç beden büyüğü. (Üstelik her iki filmde de  "I Love The Smiths" diyen kız olmasına rağmen)

Filmde havada kalan, eksik kalan bir şey yok. Tam ve bütün bir hali var. Samimi ve içten. Klişelere rağmen yeni bir şeyler verebilmiş. (Ya arkadaşım her lise filminde bir yazar olmak isteyen çocuk ve ona hediye olarak "Çavdar Tarlasında Çocuklar" veren bir edebiyat öğretmeni olmak zorunda mı? Veya her romantik filmde "içinden geldiği gibi davranan ama Smiths gibi hüzünlü müzikler dinleyen güzel kız" olmak zorunda mı?)

Bu kadar övgünün bir nedeni de sanırım yönetmenin kitabın yazarıyla aynı kişi olması. Kitap uyarlamalarındaki boşluklar böylece olmamış. Bu filmin IMDB puanının yüksekliğini anlayabiliyorum. Öncelikle lise, üniversite dönemindeki insanları hemen sarmalayacaktır. Okul yıllarını benim gibi geride bırakmış insanlara ise geçmişteki zorlu dönemleri ve şu anki travmaların geçmişten farklı olmadığını anımsatacaktır. 

SLP fena değil. Wallflower'da  "kendimi özdeşleştirebildiğim " daha fazla karakter vardı, Wallflower kazandı. Lisede olsaydım posterini asmıştım. (Herhalde en yakın arkadaşımla "kıza Beatles - Something'i armağan etti inanabiliyor musun? " diyerek ağlaşıyor olurduk. Liseliler, ağlamayın. Gözyaşlarına ihtiyacınız olacak, bakın ben o zaman Kurt Cobain'in kaderine ağlıyordum şimdi kendiminkine ağlıyorum, kısaca hala ağlıyorum?!)


Tuesday, January 01, 2013

2012 Kitap Bilançosu

2012 için hedefim 52 kitaptı, yılda 52 hafta olduğuna göre bunu başarırım diye düşündüm. 2013 için hedef 60 kitap.


  • Okuduklarımı not aldım. 57 kitap not almış durumdayım. (bunların bazıları novella, bazıları makale vs. Yine de 57 kitap okumuş sayılır mıyım? Sayı olarak ifadede sıkıntım var hala kafamda oturmuyor)
  • Benim için yılın ilk kitabı Truman Capote - Soğukkanlılıkla idi, son kitabı ise Haruki Murakami - Sahilde Kafka oldu. 
  • Kitaplardan 17 tanesini E-kitap olarak okudum. E-kitaplarımı idefix ve D&R'dan aldım. Korsan tabii ki okumadım. (Bazı web sitelerinde yayınlanan makaleleri, veya dergilerin eski sayılarını kitap listeme dahil etmedim, zaten bunlar da korsan değil)
  • Yalnızca 10 yerli yazar okumuşum. 35 yabancı yazar okumuşum. (Aynı yazardan birkaç kitap okuduğum olmuş yani) Yine tercüme eserler okumuşum anlaşılan. Bu yıl daha fazla yerli eser okumak isterim.
  • Okuduklarımdan 7 tanesi anı-otobiyografi türünde, 6 tanesi öykü, 1-2 tanesi makale, araştırma tarzı kitaplarken, geri kalanların hepsi roman. Bu yıl daha fazla öykü ve şiir okumak istiyorum.
  • Yarım kalan kitaplar; Lizbon'a Gece Treni (Pascal Mercier), Civan (Müge İplikçi) 
  • 2013'ün ilk günlerinde bitecek: Fang Ailesi - Kevin Wilson

En Sevdiklerim (Okuduğum tarihe göre sıralı)
Truman Capote - Soğukkanlılıkla, Patti Smith - Çoluk Çocuk, Ayn Rand - Atlas Vazgeçti, Harper Lee - Bülbülü Öldürmek, George Orwell - Katalonya'ya Selam, Orhan Pamuk - Masumiyet Müzesi, Barış Bıçakçı - Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra

Aslında sevdiğim başka kitaplar da oldu tabii, ancak bir sürü kitap ismi saymak istemedim. 

En Az Sevdiklerim (Şu an düşününce içeriğini pek hatırlayamadıklarım dahil)
Philippe Dijan - Sürtüşmeler, Aslı Tohumcu - Abis, Virginia Woolf - Mrs Dalloway, Tamer Şahin - Hacker'ın Aklı (Hürriyet'in yarışmasından çıkmasa aklıma gelip de alıp okumazdım) Cory Doctorow - İyi Güzel Muhteşem Yarın.

1 Ocak 2013 - Yeni Yıl Hakkında

Yeni yılla ilgili yazı yazmak, yeni kararlar almak, hedefler koymak bir gelenek. 2011 Aralık'ta koyduğum hedefleri yerine getirebilmiş miyim?

  • Biriktirilecek para: Başarısız. (Bundan çok emin değilim aslında başarılı da sayılabilir)
  • 52 Kitap okuma: Başarılı.
  • 52 Film İzleme: Bunun kaydını tutamadım.Fakat Blog'da 48 adet film etiketli yazım olduğundan, başardığımı düşünüyorum. (Bloga yazmadığım filmler de izledim)
  • Yarım dizilerin bitmesi: Başarısız. Üstelik yarımlar bitmeden yenilere başlamayacağım demişim. Büyük yalan.
  • Hazirana kadar yeni teknolojik alet almak yok: Başarılı. Ancak kasımda telefonumu yeniledim.
  • Kozmetik ürün almama: Başarılı.
  • Alışverişte minimal olma konusu: Tartışılır. Kendimi çok başarılı hissetmiyorum açıkçası.
  • Yüksek lisans projesi: Başarısız. Bitmedi.
  • Yoga: Başarısız. Bir diğer başlayıp yarım bıraktığım aktivite.
  • Kitap alışverişi kısıtı: Büyük başarısızlık!
  • SMMM Staj Başlatma Sınavı: Başarılı! Sınavı geçtim.


Bu yıl için bu tür hedefler koymayı düşünmüyorum. Tabii aklımda bazı şeyler var, isteklerim var, fakat böyle madde madde yazasım yok. Belirli olan sadece bir hedef var: Goodreads'te 60 kitap okuyabilmek içiç hedef koydum sadece; sitenin sağ tarafında da görebilirsiniz.