Tuesday, December 06, 2011

Nook ve E-Kitap



Kitap okumak benim için bir tutku olduğundan, her an her yerde her koşulda okuyabilmek isterim.

Bir de bazı takıntılarım vardır. Diyelim aklıma bir şey koydum... O gerçekleşene kadar rahat edemem. Genelde sahip olmak istediklerimle ilgili oluyor bu. Mesela bir masa almaya karar verdiysem, sürekli masadan bahsedip, onun fotoğraflarına bakarım. Hava bozuk olsun, işim olsun, farketmez... Ben koşa koşa gidip o masayı alırım. Hem kendimi hem yanımdakileri zora sokma pahasına... Hoş bir şey sayılmaz. İyi ki nadiren başıma geliyor.

Kitap konusunda da vardır bu takıntım. Bir kitabı okumaya karar verdiysem, kimse beni tutamaz. Daha ucuz diye internetten sipariş edemem mesela. Bir anda taksiye atlayıp gidip onu almam gerekir.

Nook konusunda da böyle oldu. Düşündüm düşündüm. Uzun süre araştırdım tarttım. Ve sonunda bir e-kitap okuyucu almaya karar verdim. Daha da önemlisi, Nook almaya karar verdim. Çünkü Nook, idefix.com ve D&R’dan alabileceğim e-kitap formatını da destekliyordu. Ayrıca şık ve de güzeldi.

Bayram öncesinde “sipariş verelim!!!” diye kendimi kaybettim. Çünkü bayrama kadar siparişim gelecekti, ben de bayram tatilinde yeni Nook’umla kitap okuyacaktım.

E-bay’den siparişi verdik... Kısa sürede geldi.

Fakat aynı satıcı güzel bir kılıf satmıyordu. Bu yüzden bir kriz de kılıf için çıkarttım kendime. Bütün elektronik mağazalarında 6” için bir kılıf aradım durdum. Sonunda D&R’da bulundu, Case Logic marka. Tam istediğim gibi. Hem pahalı da değil. Şimdi çok mutluyum!

Şimdiye kadar yalnızca idefix’den kitap aldım, ayrıca internetten indirdiğim kitapları okudum. Yabancı bir siteden kitap alıp İngilizce okuyabilmek istiyorum ancak telif hakları nedeniyle yabancı siteler Türkiye’ye satış yapmıyorlar. Adresimi farklı göstermekle de uğraşamadım ne yazık ki.

Özellikle klasikleri böyle e-kitap okuyucu ile okumak çok rahat oluyor. Kalın kitabı taşımak da zor, tutmak da. Yatağıma yattığımda tek elimle tutabildiğim, kesinlikle gözümü yormayan bir tasarımla karşı karşıyayım. İstediğim sayfada bırakıyorum. Şarjı ise haftalarca bitmiyor... İngilizce okumak ise ayrıca kolay, çünkü bilmediğim bir kelimenin üzerine basmam yeterli, hemen anlamına bakabiliyorum.

Dipnotların link şeklinde üzerine tıklayarak açılması da ayrı bir güzellik. Dipnota basıyorum, beni en arkadaki dipnotlar kısmına atıyor. Okumam bitince tekrar basıyorum, kaldığım sayfaya geri dönüyorum.

E-Kitap okuyucuların nostaljik kitapseverlerce alaşağı edilmeye çalışılmasını çok saçma buluyorum. Eğer okumak istediğim “Metin” ise, bu metni ister bilgisayar ister gazete kağıdı, ister elektronik okuyucu ile okurum. Bilgiye ve edebiyata ulaşmanın binlerce yolu var. Bu mevzular “Duvar Yazısı Sanat Mıdır?” tartışmalarını anımsatıyor bana. Büyük yazarlar yıllar önce başyapıtlarını gazetelerde tefrika ettirdiklerinde onlara da böyle karşı çıkanlar oluyor muydu acaba?

Ben de kütüphanem olmasını seviyorum. Çok beğendiğim kitaplardaki satırların altlarını çizmek, raflara yerleştirmek, zaman zaman yanımda gittiğim yere taşımak, hatta bazen sadece kapağını görmek beni mutlu eder. Ancak bunun bir takıntı haline gelmesini gerçekten anlayamıyorum. “Kitap kokusunu duymadan okuyamam”cılar bir yanda, “Kitap bana ait olmalı, ödünç bile almam satın alırım”cılar diğer yanda... Hatta ve hatta “Korsan almayı kabul edenler ve etmeyenler” şeklinde gruplaşanlar bile mevcut.

Bence kişisel tercihleri böyle gereksiz entelektüellik kılıflarına sokup kendimizi boşuna yorup üzüyoruz. Dünyada tartışmamız gereken başka sorunlar, edinmemiz gereken başka özgürlükler varken...

No comments:

Post a Comment