Friday, June 08, 2012

Kitap: Irvin Yalom- Spinoza Problemi

Irvin Yalom'un neredeyse tüm kitaplarını okumuşumdur, neredeyse diyorum çünkü mesleki kitaplarını okumadım, romanlarını tercih ettim.

Okuduğum kitapları:
Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri 
Annem ve Hayatın Anlamı
Her Gün Biraz Daha Yakın
Bugünü Yaşama Arzusu - Schopenhauer Tedavisi 
Divan
Güneş'e Bakmak- Ölümle Yüzleşmek
Nietzsche Ağladığında 

Irvin Yalom- Dedemin İnsanları pozuyla...


Bunlardan Nietzsche Ağladığında, sinemaya da uyarlanmış ve çok satan olmuş, yıllardır çoğu kitapseverin birbirine tavsiye ettiği yıldız kitap. Ben daha çok Divan'ı ve Bugünü Yaşama Arzusu'nu beğenmiştim. Kısacık fakat içeriği dolu kitapları olan Annem ve Hayatın Anlamı ve Güneş'e Bakmak da beğendiklerim arasında, ayrıca bunlar otobiyografik öğeler olan kitapları. 

Yazarın kitaplarını çok sevmemin başlıca nedeni, hem psikiyatri hem felsefe konusunda bilinç aşılamaları ve kendi kendime sorular sormamı sağlayarak beni düşünmeye itmeleri. Hem eğitici hem eğlendirici kısacası; öğrenirken edebiyattan hikayeden de geri kalmıyoruz.

Yeni kitap Spinoza Problemi, alt başlığı Nazi Subayının Paradoksu. Açıkçası Hollywood İkinci Dünya Savaşı'nı Nazi açısından o kadar çok ele aldı ki, bu konuda bir kitaba ister istemez tereddütle yaklaşıyorum. Ayrıca Yalom, daha önceki kitaplarında da Nazi'lerden ve onlarla özdeşleşmiş ölüm korkusundan çokça bahsetmişti. Otobiyografik kısımlarda da kendi Yahudi kökeniyle ilgili görüşlerini öğrenmiştik. 

Bence... Birçok Anti-Semitistin savunduğu "Yahudiler toplumlar için korkutucudur" anlayışının nedenini, Yalom'un başarıyla dolu hayat hikayesiyle anlayabiliyoruz. Yalom fakir bir ailede doğmuş, çalışmış çabalamış, Amerikan Rüyası'nı gerçekleştirmiş ve hem tanınmış bir yazar hem de alanında başarılı bir varoluşçu psikiyatr olmuş. Şu anda 80 yaşında ve daha uzun yaşayıp bize kitap yazsın istiyorum.

Pekçok Anti-Semitist, başta Yalom'un kitabında belirttiği gibi Naziler, Yahudilerin toplumun iyi yönlerini emdiğini, özellikle zenginliklerini diğer insanların sırtından edindiklerini iddia etmişlerdi. Yahudilerin yüzyıllardır toplumlarda gördüğü bu baskı mı onları hırslı ve başarma azimli haline getirmiş, yoksa öyle oldukları için mi toplumlarca yok edilmeye çalışılmışlar bunu bilemiyorum. Fakat Yalom da sayısız başarılı Yahudi'den biri. Ve çok iyi yazdığı için, bu milyon kez ısıtılıp önümüze konulan Nazi meselesini bir kez de onun kaleminden okuyoruz.

Kitapta iki farklı zaman, iki farklı "baş karakter" var. Bu kişiler, tahmin edebileceğiniz üzere kapakta resimlerini gördüğümüz Spinoza ve Rosenberg. Spinoza cemaatince dışlanmış ünlü Yahudi felsefeci. Rosenberg ise Yahudi karşıtı, bunu kendince entelektüel bir temele oturtup ideolojist olmuş Nazi.

Kitabı uzun süredir okuyorum. Çabuk bitiremememde vakitsizliğin yanında, kitaba kendimi kaptıramamamın da etkisi var. Bazen Spinoza kısımları ilginç gelirken, bazen Rosenberg'in hayatıyla ilgili merakım arttı. Spinoza kısımları daha "Yalomvari" diye düşünüyorum, önceki kitaplarından hatırlayacağımız tarzda ve içerikte diyaloglar var. Adeta 1600'lerde varoluşçu psikanaliz yapıldığına tanık oluyoruz bu diyaloglarda. Spinoza Tanrı, din, toplum, insanın özgürleşmesi gibi konularda düşünmüş, yazmış ve bunlar kitapta "en yakın arkadaşı" ile olan diyaloglarıyla bize özetlenmiş. Spinoza'yı hiç okumamış biri olarak, bana onu biraz tanıttı, biraz da merak ettirdi.

Rosenberg kısımlarında ise, başlarda tempo yavaştı diyebilirim. Hayatta pek de başarılı olmayan, karakterinde sorunlar bulunan defolu bir adam olarak tanıtılmış. (Zaten bir Nazi'yi "özünde iyi bir insan, aslında çevresi kötüydü" gibi bir yaklaşımla tanıtacak hali yoktu sanırım) Rosenberg, karakterindeki sorunları biraz da genç yaşında karşısına çıkan insanların yol göstermesi sayesinde sorgulayıp düşünerek buluyor, farkediyor. Bunları çözmek ve günümüzde "ezik" dediğimiz türden bir adam olmamak adına kendini geliştirmek istiyor. Fakat ne yazık ki burada "kötü arkadaş çevresi" ve yıllardır kafasına kazınmış "Yahudiler kötüdür" inancı ortaya çıkıyor ve tedavi olamıyor.

Yalom, sanki Nazilerin de felsefe, sorgulama ve psikanalizle değişebileceklerini düşünmüşçesine uzun psikolojik analiz/diyaloglar yazmış. Spinoza ise yüzyıllar önce psikanalizin önemini kavramışçasına irdeliyor kendini ve insanlığı. Hatta iki karakterinde de bir nevi Yalom'um kendisi yerine geçen, diyalogları yönlendiren arkadaşları var. Hem Spinoza hem Rosenberg, ihtiyaç duydukları psikiyatra arkadaşları sayesinde kavuşmuş durumdalar.

Kitabın sonunda "ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu" şeklindeki bölüm sayesinde neleri Yalom eklemiş az çok tahmin edebiliyoruz. Kitapta kendi sorgulamalarınız için yeni sorular, cevaplar bulabilirsiniz. Ancak benim şu anki hayat sorularıma cevap yoktu. Bu nedenle merak ettiğim zamanlara ait sayfaları acele geçiştirilmiş buldum, ilgimi çekmeyenler ise uzun tutulmuş gibi geldi.

Her ruh halinde okunabilir diyemem, Yalom'un da en başarılı kitabı sayılmaz. Ancak kötü de değil... Meraklısına...



1 comment:

  1. Kankamın kitabını hala okumadım maalesef. Bu arada Divan benim de en sevdiğim kitabı. Niçe (yazılışı çok zor) Ağladığında'dan kat kat daha güzel bulmuştum kurgusunu. Yalom'un kitaplarında ezilmiş yahudi hep vardır.Yahudi nesli bununla büyüdüğü için eleştiremiyorum ama bazen can sıkıcı olabiliyor. Dur ben bi "bu yaz gelecektin nooldu bizim raki-sish kebap" yazayım :)

    ReplyDelete