Tiyatro denilince aklıma ilk olarak Yıldız Teknik Üniversitesi'nde bizler bira içerken Yunan Tragedyaları oynayan ve ne yazık ki çok sıkıcı tiradlar atan Tiyatro Topluluğu geliyor. Gözucuyla onları izlediğimi, bir yandan "insanın böyle kendisini adadığı bir sanat dalı olması çok hoş" dediğimi, diğer yandan da "ne yapıyor bunlar böyle akşamın soğuğunda Yunan Tragedyası mı kaldı, M.Ö.'den kalma sanatla hala uğraşılır mı?" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Vardır bir bildikleri diye bırakmıştım peşini.
Yıllardır pek çok oyun izledim. Aklımda kalanlar oldu, anında unuttuklarım oldu. Uğur Polat'ın oyunuyla Ben Ruhi Bey Nasılım, Kevin Spacey'nin oyunuyla 3. Richard (ki bir kısmında uyuyakalmama rağmen) aklımda kalanlar. Haluk Bilginer'in Moda'daki tiyatrosu açıldığında "Artık yakın bir adreste iyi oyunlar izleyebileceğiz" diye sevindiğimi, sonra gittiğim oyunları bile pek hatırlamadığımı farkettim.
Bu yazıyı neden yazıyorum? Ben Tiyatro'dan anladığımı iddia etmiyorum, zaten tiyatroyu pek sevmiyorum da. Fakat sanatla ilgilenen orta sınıf çoğu kişi gibi ben de kendimi pek çok kez salonlarda buluyorum. Zaman zaman çok reklamı yapılan veya bir eleştirmenin övgüleri nedeniyle ilgimi çeken bir oyuna gidiyorum, zaman zaman da arkadaşlarım "hadi gidelim" diyor ve ben de "tamam" demiş bulunuyorum. Kültürel aktivitelere meraklı herkes gibi ben de yıllarca "tiyatroya gitmeli" dedim durdum.
Mevzu şu: Tiyatro eski bir sanat dalı. Yeniliklerden uzak.
Son yıllarda DOT gibi bazı topluluklar "yenilikçi işler" yapmaya çalışsa da bunlar ya Türkiye için özenti/tercüme kalıyor ya da "bir kısım gencin marjinal çabası" olarak algılanıyor. Genel geçer tiyatro oyunları Devlet Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrolarındaki oyunlar. Bunlarda da abartılı oyunculukları ve modası geçmiş konularıyla bizi karşılayan sanatçılar var ve durmadan şikayet ediyorlar. TV'de sürekli "sanata yeterince ilgi gösterilmiyor" diye ağlayan tiyatrocu görmekten siz de bıkmadınız mı?
İlgi gösterilmiyor çünkü sıkıcı, eski, aynı... Son izlediğim oyunlar koskoca adamların kendilerini pek ciddiye alarak sergiledikleri basit piyeslerdi. Buna rağmen seyirci oyun sonunda ayağa fırlayıp çılgınca alkışladı.
Özellikle komedide, bol belden aşağı espri yapılarak götürülen, mümkünse Tv'den tanınan veya sadece güzel olan bir kızın başrolde olduğu sevimsiz oyunlar görüyorum. İzlerken TV'de Acun'un yarışma programlarını izlerken kapıldığım duyguya kapılıyorum: Karşımdaki adına utanma duygusu.
Bir yandan ilgi görüyorlar da denilebilir, gittiğim salonlar boş değildi. Bunda da orta sınıfın "Ay sanatsal bir etkinlikte bulunalım" zorlama sosyalleşmesi ön planda. Ayrıca biletlere indirim sağlayan web siteleri var. (Grupanya benzeri siteleri demek istiyorum)
Özellikle erkeklerin bu oyunlara gitmelerinin tek nedeni yanlarındaki "ilişkimiz birkaç ayı geçti, haftasonları sanatsal etkinlik yapan çiftlerden olalım" diyerek bilet almış kadınlar. Tek başına sinemaya giden erkek görüyorum da tiyatroya giden hiç görmüyorum. Zavallı adamları yanlarında sürükleyen sınıfsal ve ilişkisel telaşlarına kapılmış kadınlara "Tiyatroyu boşverin ya... Valla... Gitmeseniz de olur" demek istiyorum.
Buna sadece tiyatroyu değil, belki pahalı biletleri olan yurtdışından turneye gelen çeşitli gösterileri de ekleyebiliriz. Çeşitli müzikaller, sirk gösterileri vs. Gazetelerin pazar eklerindeki "Vallahi herkes bu gösteriye gitti bakın Biletix'te tükenmek üzere" yazıları olmasa, hangi kadın o biletleri alır, hangi adam o trafiğe girer?
Bazen böyle seyirciye böyle oyun/sanat diyorum. Bu bir eğlence diyorum. Bazen de "vırvır konuşacaklarına cidden ilginç bir şey yapmaya çalışsalar, kafa yorsalar, ben de böyle yerin dibine batırmam" diyorum. Seyirciyi yukarı çekecek olan da iyi eserler sunacak olan sanatçılar değil mi?
Kısaca insanların eğlence olarak TV yerine tiyatroyu tercih etmesine bir şey diyemem. O rezil diziler yerine rezil oyunlar da izleyebilirler. Fakat bu "Biz eşimle her haftasonu tiyatroya gideriz" gösterişiyse ve o gittikleri oyunları sanat sanıyorlarsa çok yazık. Son izlediğim 4 oyun yerine 1 Holivud filmi izlesem sanatsal olarak daha doyurucu olurdu.
No comments:
Post a Comment