Son zamanlardaki “vampir çılgınlığını irdeleyelim” ve “Bizim zamanımızda Buffy The Vampire Slayer ve Vampirle Görüşme vardı nostaljisi”ni bir kenara bırakıyorum. Konuya giriyorum: Vampire Diaries’in ilk 3 kitabını okudum. Dizinin ise yalnızca ilk bölümünü izledim. Ben İngilizce E-Kitap olarak okudum ancak Türkçe’de Artemis yayımlamış. Popüler gençlik kitapları. Her kitap yarım gün-bir günde bitiyor.
(İngilizce kitap okumaya çekinenlere, alıştırma olsun diye okumaya çalışanlara tavsiye ederim, basit bir dili var)
Seri ilk olarak 1991’de yayımlanmış. Her zamanki gibi geç yakalıyoruz mevzuyu. Twilight'tan iyi olduğunu söyleyebilirim. Ancak edebi şaheser zaten değil ve beklentiniz yalnızca iyi vakit geçirmek olmalı.
1- Vampire Diaries: The Awakening: Bu kitapta karakterlerle tanışıyoruz. Elena isimli güzel ve soğuk bir kızımız, Stefan isimli de Floransa’lı bir vampirimiz var. Kitabı okurken Floransa’daydım benim için pek manidar oldu. Gerçi Floransa’dan hiç bahsedilmiyor. Herneyse... Aşk, gizemli olaylar, vampirler derken olaylar gelişiyor. Stefan’ın erkek kardeşi Damon da işin içine girince ortam şenleniyor.
2- Vampire Diaries: The Struggle: Bu kitapta Elena ve Stafan’ın aşkı tam gaz devam ederken kasabada çeşitli tuhaf olaylar oluyor ve işler iyice karışıyor.
3- Vampire Diaries: The Fury: Son kitapta şaşırtıcı birkaç manevra ile heyecan arttırılıyor, kötü karakter olarak tanıdığımız bazı isimler temize çıkarken, büyük düşmanın kim olduğu ortaya çıkıyor. Kitap çok bilindik formüller üzerinden gidiyor, dili ağır değil, konular şaşırtıcı değil. Bunlara rağmen okuması sıkıcı diyemem. Kısa sürede okunuyor, benzerlerine göre daha gerçekçi ve ayakları yere basan bir konusu var. Bir de en hoşuma giden şey yanlış anlaşılmalardan beslenmemiş. Hani kız birisinin kulağına bir şey fısıldar ve sevgilisi uzaktan görüp öpüşüyorlar sanır ve 500 sayfa boyunca bu yüzden nedensizce küs kalırlar... EN NEFRET ETTİĞİM FORMÜL. Filmlerde bu olduğunda kalbim sıkışıyor çarpıntım başlıyor.
Dizinin henüz yalnızca ilk bölümünü izledim. Şu an 5. Sezon devam ediyor ve bu durumda 96 bölüm daha izlemem gerekiyor ki güncele yetişebileyim. Tabii böyle bir şey yapıp yapmayacağımı henüz bilemiyoruz. Ama yapabilirim. Çünkü Amerikan liseli gençliğini anlatan güzel kadın ve yakışıklı adamların yer aldığı fonunda rock müzik çalan dizileri izlemek benim için bir yaşam biçimi... Dizi kitaptan baya farklı, ana konuyu alıp değiştirmişler. Karakterler ekleyip çıkarmışlar vs. İlk dikkatimi çeken biraz daha cesurlaştırılması oldu. Örneğin uyuşturucu, cinsellik gibi konuların adı geçti. Kitap gençlik kitabı olduğundan bunlara değinmiyordu. (Dizi de gençlik dizisi ama 1991’den bu yana gençler raylarından çıkmış demek?) Ayrıca kitaptaki kızıl saçlı arkadaşımız dizide siyahi. Hala “Beyaz dizisi/siyahi dizisi” ayrımının yaşandığını gözlemlediğimiz için önemli bir rolde siyahi bacımızı görmek beni memnun etti. Gerçi kitapta bu karakter kızıldı ve ben kızıl saçlı insanları çok severim ayrıca Buffy severler de bilirler ki cadı/telepatik dediğin kızıl saçlı kız olur?!
Dizinin başrollerindeki güzel insanların aşk hayatları, Elena'yı oynayan kızın güzelliği ve giydiği giysiler vs de ilgi alanıma giriyor fakat buraya yazacak kadar bilgili değilim. Zaten bunları bir sürü fotoğrafla açıklamak gerekir, onunla da uğraşmak pek istemiyorum şu an. :-( Özürlerimle, sevgiler...
No comments:
Post a Comment