Wednesday, July 17, 2013

Kitap: Philip K. Dick - Çığrından Çıkmış Zaman (Time Out Of Joint)

Arkadaşlar ben bu yazıyı taaa Haziran'da yazmışım, taslaklarda kalmış... Geç de olsa yolluyorum, ilk paragraflar güncel değil, idare edin. Sevgiler.



Beş (Hatta belki de dört) kişiden oluşan ufak çaplı bir Bilimkurgu Kitabı Okuma Kulübü kurduk. Daha doğrusu arkadaşım kurdu ben de "Tamam, katılırım" dedim ve gizli Facebook Grubunu açtım. İlk kitap olarak Philip K. Dick'den Çığrından Çıkmış Zaman seçildi.

Direniş nedeniyle kitabı alma/okuma tarihlerimiz sarktı. Grupta kitabı okumayı bitiren ilk kişi ben oldum. Bundan kısmen utanç duyuyorum çünkü bu benim Gezi'ye yeterince gitmediğimi ve/veya olaylara yeterince kendimi vermediğimi gösteriyor gibi hissediyorum. (Ki 20 gündür başka şey konuşmuyorum ve uyku uyumuyorum) İşte bu da son 20 günün psikolojisini özetliyor: Kafayı başka bir şeye verememek, gülerken suçlu hissetmek. Sürekli vefat edenleri, yaralıları ve olay yerindeki arkadaşlarını düşünmek. Arkadaşlarımı meşguldürler veya şarjları biter diye aramıyorum, kendi kendime merak ediyorum. Eve geldiklerini bildiğim zamanlarda da dinleniyorlardır rahatsız ederim diye yine aramıyorum, yanlış anlarlar diye yine aramıyorum bu bir sarmal oluyor. Sadece evden destek veren "direnişçilerin nişanlılarını/kız arkadaşlarını" rahatça arıyorum :-)

Kitaba gelelim. 

Öncelikle ilk tavsiyem kitabın konusunu okumamanız yönünde. Baktığım kaynaklarda pek çok sürpriz bozan (spoiler) vardı. Genelde bu beni rahatsız etmez, çünkü iyi yazılmış bir kitapta okuma eyleminde size zevk verecek başka unsurlar vardır. Katili bilmek bile tadımı kaçırmayabilir. Anna Karenina'nın kocasını aldattığını ve trenin altına atladığını hepimiz biliyoruz mesela, yine de kitabı okuyoruz... Fakat bu kitapta durum beni rahatsız etti. Çünkü özellikle PKD kitaplarında kitabın konusu, merak ettiren ve şaşırtan detaylar eserin "iyi olmasını" sağlıyor. Halen çoğu kişinin "edebiyat" olarak görmediği bilimkurgu alanında kitabın konusu ve olaylar çok önemli.

Sürpriz bozmadan söyleyebileceğim; uzayda veya hayal etmesi zor bir zaman/mekanda geçmediği, distopik bir konusu olduğu. Yani normalde bilimkurgu okumayan/izlemeyen biriyseniz de okuyabilirsiniz. İlk 50 sayfa kadar pek bir şey anlamadım. Yalnızca 1950'lerde bir kasabada yaşayan adam, gazetenin bulmaca yarışmasına katılıyordu, buradan nereye ilerleyecek pek tahmin edemedim. Sonrasında konuyu ortaya koyuyor, ilginçleşiyor.

Yine pek çok kaynakta da belirtilmiş ve eleştirilmiş: Çeviri kötü. Ben halen kendime "kitabı orijinalinden okuyayım" diyecek kadar güvenmiyordum. Bu nedenle İngilizcesini internetten indirmeme rağmen, gidip kitapçıdan Türkçesini de aldım. Türkçe kitabı okumaya başladım fakat hiç anlamadığım yerler oldu. Şimdi çevirmene dönüp "Bu cümleyi şöyle çevirmeliydi" diyecek halim yok ama okuduğum cümleyi anlamayı bekliyorum, doğal olarak. Anlamadığım cümle için dönüp İngilizce'ye baktım. Bazı deyimleri Türkçe'ye ben çevirsem nasıl çeviririm yine bilemedim belki ama filmlerden vs kulağımda kaldığı kadarıyla biraz daha iyi anladım.
Foto: http://wikimedia.org/

Karakterlerin ortaya çıkan garip gerçeklere "Haaa demek ondan böyle garip şeyler oluyormuş. Tamam ya, neyse o zaman" dermişçesine bir anda adapte olmaları ve şaşırmamaları beni bunalttı. Konudaki süpriz ortaya çıkıyor, adam hiç şaşırmıyor başına gelene... "Tamam" diyor geçiyor. Tuhaf...

PKD çok değişik dünyalar/gereçeklikler hayal edebilmiş bir yazar. Etkileyici hikayeleri ve romanları var. Hollywood'un durmadan kendisine başvurmasından da bunu anlamak mümkün. (Blade Runner, Scanner Darkly, Minority Report, Total Recall, Adjustement Bureau vs vs) Gerçi düşününce PKD'in aşağı yukarı aynı tema ve konuda hikayeler yazdığını da söyleyebiliriz. Filmleri düşününce bile ortaya çıkıyor. Ancak hepsini henüz okuyamadığım için, bu bir tutarlılık mı yoksa sıkıcılık mı sayılmalı, yorum yapamıyorum.

İlgi çeken hikaye, dikkate değer yazar, fakat en iyi kitabı değil. Üstelik Türkçesi de garip. Belki okuma grubumuzla tartıştıktan sonra eklemelerde bulunurum. İlk izlenimimiz sonlarda kafa karışması ve pek çok yeri anlamama şeklinde...


6 comments:

  1. Çığrından Çıkmış Zaman'ı "gençlikte" okumuştum, aynı sen gibi "Ha, ne?!" diye diye... Gerçi PKD'nin okuduğum ya ikinci ya da üçüncü kitabıydı (İlki Ubik, diğeri de Simulakra) Onlarda da aynı hissiyata gark olduğumdan ben bunu yazarın "hiçbir şey yeni değil, başka bir dünyada yazıyorum ben bunları" tavrına bağlıyorum. Yani "şu şöyle bir şey aslında, bu da böyle bir şey" diye açıklama yapmıyor; yarattığı dünyada olağan olanı izah etmiyor, kitabın ortasına doğru ancak anlayabiliyoruz.
    Yine de çok yetkin olmadığım dönemlerin kitapları, o yüzden yeni bir PKD okuma arzusundayım. Hatta Androidler Elektirkli Koyun Düşler Mi? veya Aksın Dedi Polis Gözyaşlarım okunacaklar arasında, o vakit yeniden konuşalım.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?'yi okudum, filmini de izledim. Fakat o kadar çok zaman geçti ki hatırlamıyorum bile.
      Sanırım ben daha çok film uyarlamalarını izledim, kitaplarını pek okumadım. Bakalım zamanla...

      Delete
  2. PHD'den tek okuduğum kitap Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? ve çok sevmiştim. Bu arada Bilimkurgu Kitabı Okuma Kulübü'nüz çok ilgimi çekti. Benim en sık okuduğum tür. Katılımcıya açıksanız seve seve katılırım.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba
      Evet tabii katılımcıya açığız, ben Facebook'ta gizli grup kurdum gerçi davetiye atmam gerekir veya Twitter varsa @maledisant ile bana ulaşabilirsiniz. Yalnız itiraf etmeliyiz ki daha acemiyiz bu işlerde... İstanbul'dayız hepimiz diye buluşalım dedik, onu bile henüz beceremedik, grupta konuşmaya çalışmaya çalışıyoruz. Bekleriz, seviniriz... :))

      Delete
  3. Planlı ve başı sonu olan bir özet yazsanız. Bu kopuk konuşma biçimi yeni moda oldu.

    ReplyDelete
  4. moda diye düşünerek özellikle yapmadım, demek beceriksizlik olmuş :) daha planlı yazmayı denerim. teşekkürler.

    ReplyDelete