Sunday, July 21, 2013

Kitap: Paris'teki Eş - Paula McLain

New York Times Bestseller vurgusuyla reklamı yapılmıştı bu kitabın... Ben sadece annemin okumaktan hoşlanacağı, hafif bir hikaye arıyordum. Ernest Hemingway'in ilk eşi Hadley ile olan ilişkisi üzerine kurgusal roman...

Kitabı okumaya başladığımda 1. Dünya Savaşı sonrası dünya, tam da benim yaşlarımdaki Hadley'in kafa karışıklığı ve ondan yaşça küçük şeytan tüylü Hemingway'e aşık olması ilgimi çekti. Tanıdık sanatçıların isimleri de geçiyor tabii, caz çağı, sanatçıların çılgın yaşamları, Paris...

İlerledikçe beni sıkıntıya boğan Hadley'in hali oldu. Hemingway'i çok bilmem, bir iki kitabını okudum ve hep maço bir boks meraklısı olarak karikatürize edilir. Hadley, onun kavgacılığı ve maçoluğunun ardındaki küskün çocuk tavrını görüyor, tam da her aşığın yaptığı gibi onda kendisinden bir parça görüyor, birbirimize benziyoruz, aynıyız diyor ve gölgede yaşamakla barışıyor.

O "her şeye açık" Paris yıllarında görece muhafazakar biri olarak kalması, bir kadın olarak kendini var edememesi çok üzücü. Başlarda yazara (ki yazar da kadın) sinirlendim, bu tavrın satır aralarında olsun eleştirilmesi gerektiğini düşündüm. Fakat sonraları madem Hadley gözünden, onun hikayesi, o zaman asıl nokta bu değil dedim...

Bir diğer konu da kitabın hem arka kapağında verilen, hem ilk bölümlerden itibaren tekrarlanan "her an bir ikinci kadın gelip bu hayata limon sıkabilir" beklentisi. Buna o kadar hazırlıyor ki bizi, katil nereden çıkacak diye korku filmi izler gibi, her yeni kadın karakterde "kocayı ha çaldı ha çalacak" diye bekledim. Bu noktada çok marjinal gibi yansıtılan metres hayatı, karı kocaların birbirini aldatması, eşcinsellik gibi konuların sanatçılar ve zenginler arasında normalleşmesini, başlarda bu dünyaya adapte olamayan Hemingway ve eşinin de sonradan bu dalgada yerini bulmasını gözlemliyoruz. 

Dönüp "kuma ve imam nikahlı eş"e farklı bir olay gibi bakan marjinal metresçi ve "aşk insanı" tiplere küfrettiğim zaman işte şimdi... Ezra Pound, Hemingway ve diğerleri metresiyle birlikte olurken bu aşk, metres hayatı vs gibi neredeyse normalleşmişken, aynı şeyi kadın yapmayı aklından bile geçirmiyor. Kocasının ona ait olması tek arzusu. Adam ise herkes ve her şeyi aynı anda istiyor.

Annemle bir diyaloğumuz olmuştu. Benim fakir ve amatör edebiyat dergileri çıkaran arkadaşlarımdan bahsediyorduk. "ya ileride köşe yazarı falan olurlarsa, küçümseme onları, zengin ve önemli olabilirler" demiştim. Bana yazar birisiyle birlikte olmak istemememi, hepsinin eşlerini aldattığını söylemişti. Gülmüştük. Tümevarım, sohbetlerin vazgeçilmezidir. Ben sanat çevrelerinin her zaman toplum dışı ve ahlaksız olduğunu söylemiyorum. Belki bu kitabın geçtiği dönemde öyleydi. Şu an tüm çevremiz böyle! Ahlak anlayışımız değişti. Belki internet, haberleşme ve eğitim kalitesi artışıyla hepimizin daha fazlasına ulaşmamız, daha fazla istememiz... Artık o eski zaman sanatçıları kadar arayıştayız, onlar kadar açığız yeniliklere. Aldatmak veya aynı anda birkaç kişiyle birlikte olmak normalleşti sanırım. Fakat bunu bizim kültürümüzdeki kuma meselesiyle birlikte nasıl değerlendirmeli bilemiyorum, ben hep kendi çevremden ve büyük şehirden bakabiliyorum.

Yine de bu tip hikayeleri okurken, ister istemez kendimi o konumda ne yapacağımı düşünürken buluyorum; evli insan, metresli insan, sevgilili insan, aşık insan. 

Çok harika bir kitap olduğunu söyleyemem, ben plajda 1,5 günde okudum, akıcı fakat akıldan uçucu. Yazarların hayatları, aşk, gerçek hikayelerden esinlenmeceler hoşunuza gidiyorsa tabii ki kaçırmayın.

Not: Kadınların da metres sahibi olma hakkı var. Ya metres olayını tamamen reddedin, yada ikisini de kabul edin. Metres edinme hakkımız engellenemez. 

Her kadına bir koca, bir de kuma! En az 3 sevgili! :-)))


7 comments:

  1. Bu kitabı hep merak etmişimdir. En iyisi elimdeki okuyacak listemi azaltıp alıp okumaktır.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Hiç fena değil kitap. Sırası gelince okursunuz artık :)

      Delete
  2. Merhabalar,
    Bloğunuzu çok beğendim ellerinize emeğinize sağlık. Bloğunuzu izlemeye aldım bana da beklerim. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmmm.....:))

    ReplyDelete
    Replies
    1. Teşekkürler sizin blog da yemek yapma hevesimi getirdi :))

      Delete
  3. Merhabalar,
    Bloğunuzu yeni keşfettim ve çok sevdim.
    Sizi izlemeye aldım, bana da beklerim.
    http://fatoscatadlar.blogspot.com/
    Güzel paylaşımlarda görüşmeyi diliyorum.
    İzmir'den kucak dolusu sevgiler...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba,
      Teşekkürler, vaktim olduğu an inceleyeceğim,
      Yemek yapmadığım halde yemek bloglarına bakmak hoşuma gidiyor :)
      Selamlar & Sevgiler,

      Delete
  4. Ben de çok merak ettim :) Bloğunu takibe aldım canım bana da beklerim.İstanbuldaki farklı mekan ve lezzetlerle ilgili paylaşım yapıyorum.Sevgiler..

    ReplyDelete